Bir Şeyleri Halletmek, Gelişmek, Üniversite kazanmak, Açık Kaynak...

kendimce

4 yıl önce 2 yorum

En son ne zaman böyle bir yazı yazdım bilemiyorum ama ileride böylesi yazılar yazmaya devam etmeyi düşünüyorum. Olur da "yeni ben" bunu okursa "eski ben"i unutmaması için yazıyorum da denilebilir. Konunun özü gibi bir kavram olmayacak bu yazıda genel felsefi konulardan veya düşüncelerimden bahsederim herhalde, bu satırları yazarken bile çok fazla düşünmüyorum açıkçası, yani o an aklımda birikenler var bu yazıda.

Programcılık

Bilenler bilir, kendimden bahsettiğim bir yerde 2012'de falan yazılıma başladığımı söylemişimdir. Aslında yazdığım gibi, o zamandan öncesinde çok fazla bir etkinliğim yoktu ondan bir sene öncesine kadar ancak bilgisayar oyunu oynamayı biliyordum. İnternet kafelere bile gitmezdim. Zaten şanstan mı kaderden mi bilinmez lisede iken bu bölümü bile ben seçmemiştim. Bunlar uzun ve sıkıcı konular o yüzden çok uzatmayalım.

Yani demem o ki bir gün programcı olup kullanıcı arayüzü, back-end api, veritabanları geliştirecekmişim. Elden bir şey gelmez sevdim de bu mesleği, çünkü bilinen ve kestirilebilen bir şey. Bir pastacı veya yemekçi olsanız yemeğe atacağınız belki de en ufak bir madde yemeğin tadınız değiştirecektir ve bunu kestiremeyeceksiniz. Hani o büyükannenizin yaptığı yemekleri anneniz yapar da aynı tadı alamazsınız işte demek istediğim bu.

Çünkü bu meslek (yani mantık mesleği) dışındaki her meslek maddiyat (kimyasal, fiziksel karışımları) içeriyorken bu meslek mantık içeriyor. Her meslek diyorum çünkü -sadece- mantık içeren bir meslek bu, öğretmenlikten veya yönetimden de bahsedebilirsiniz. Bu mesleklerinde mantık içerdiğini söyleyebilirsiniz. Ancak onlar da her meslek kategorisine giriyor. Mesela öğretmenin anlattığı bir konuyu anlamayan öğrenci olsun öğretmenin o öğrenciye davranışı aslında fiziksel ve kimyasal bir sürü işlem içeriyor. Yani orada gerçek hayat işliyor tecrübeler, bilinmezlikler, kararsızlıklar vs. aslında zor olanlar, onlar :)

Bu meslekte de işlerin yönetiminde, takımda olan bilinmezliklerinin de olduğunu söyleyebilirsiniz. Ancak işin en son çıkan tarafında hiçbir bilinmezliğe yer kalmıyor. Sonuç olarak o makinenin nasıl bir karar vereceğini biliyorsunuz. Çünkü o, ona ne denilirse onu yapıyor. "Alt yapısal olarak elektirikle çalışıyor ve elektrikte de maddiyat olduğu için bir kaçak veya sıkıntı olursa yine tam olarak mantık yok" demeyin sakın çünkü Programcılıktan bahsediyorum yani mantıktan :)

Yazdığınız her program her zaman doğru çalışıyor, ne istediyseniz onu yapıyor. Onun arkasında çalışan işletim sistemini de doğru çalıştırıyor sizin programınızı da. Ne kadar monoton ve kesin bir şey öyle değil mi. Ne gariptir ben de monoton olan şeyleri severim, belki de bu mesleğe olan sevgim oradan geliyordur.

İşin bir diğer boyutu ise bu programları da insanlar yazdığı için (!)yine sorunlar çıkıyor bize göre. Yani aklımızda olan şeyleri bu programlara aktaramadığımız için aslında sorunların olduğunu varsayıyoruz. Ama makineye göre makine istediğinizin birebir aynısını yaptı, makine suçlu değil.

Öğrenmek

2018 yılında Bilgisayar programcılığı bölümünden mezun oldum. Önlisans diplomamı aldım ve bunun yeterli olmadığını düşündüm. Aklımda hep şu soru "Daha ne öğrenebilirim acaba". Hep adını duyduğum önemli kuruluşlar sordurdu bu soruyu bana, çünkü çok havalıydılar. IEEE, Linux Foundation, IETF gibi şeyler yani. Benim de düşüncelerim olsun ben de bir algoritma üreteyim ve o algoritma kullanılsın. Ne kadar isterdim bir bilseniz :). İşte aynı sene hazırlandığım üniversite sınavından geçememiştim. Hüzünlü değildim ama mutlu da değildim, garip bir duygu içerisindeydim. Ama azim ettim, sevdiklerimin desteği ile ikinci kez hazırlandım ve 2019 sınavıyla Bilgisayar Mühendisliği bölümüne yerleştim. Henüz dönem başlamadı ben bu yazıyı yazarken :) Üniversiteye hazırlanırken kimyayı, fiziği, biyolojiyi aslında sevdiğimi anladım. Ah çekiyorum şimdi lisedeki yıllarıma, keşke birazcık daha çalışsaymışım diye. Gerçekten biyolojiyi sevdiğimi anladım, DNA kavramı hakkında kafamda bir şeyler oluştu, belki de yazdığımız programlar ile DNA onarımı yapabiliriz neden olmasın. Hayaller hayaller... :)

Eğer bu yazıyı 2012'deki bana yazsaydım, ona ne tavsiye ederdim?

Eğer yazılım ile ilgileniyorsanız ve gelecekle ilgili planlarınız varsa bu başlığı okuduğunuzda kafanızda birkaç şey canlanabilir belki. Öncelikle kendime şunu derdim: "Erken uyuma!" :D biraz komik ama ben bayağı uyurdum o yıllarda, çünkü günlük 9 saat dersimiz olurdu ve çoğunluğunu güzel etkinlikler yaparak geçirirdik. Lise bahçelerinde çok aktif öğrencilerdik :) nasıl dayansın vücut değil mi? (Ama değil.. dayanmalıymışım). Sonra derdim ki: "kendine bir blog sayfası yaz". Bunu diyerek aslında tüm işlere girişmemi sağlayabilirdim. O sıralar yurtdışındaki insanlardan duyduklarımızla motive olup para kazanma hırsıyla çalışıyorduk, bunu biraz daha düşünmemi isterdim. Sonra "yabancı kaynaklardan standart dokümanlarını oku" derdim. Böylelikle bir çözümün adımlarını ileride nasıl bulabileceğimin haritasını çizmiş olurdum.

Buraya yazdıklarım aslında şu seviyeye gelmek için yaşadığım uzun süreçleri yansıtıyor, bunu anlamış olabilirsiniz zaten. Belki de bunları yapsam farklı bir kafa yapısına sahip olabilirdim. Belki de değil :) çünkü hala o andan itibaren yaşadıklarım aklıma geliyor, alternatif evrenler düşünemiyorum :)

İnsan ilişkileri

Aslında hayatım boyunca izlediğim bir yöntemden bahsedeceğim. Geçenlerde YouTube üzerinden Kadir Köymen'e rastladım, Sıfır adında bir kanalda 10-25dk'lık podcast videoları yüklediğini farkettim. Aralarından bir video dikkatimi çekti. "Arkadaşın var kaybın var" diye (link vermiyorum çünkü arada bir her şeyi uçurup gidiyorlar:)). Bu videoda kendi dilinden de bahsettiği gibi çok acımasız bir şekilde bazı arkadaşlıkları eleştiriyor :)

Aslında dediği insanlardan birisi de benim :) kurduğum arkadaşlık ilişkilerim çoğunlukla bana muhalif olan ve fikirlerimi değiştirebilen insanlarla oluyor. Bunu yapamayan insanları malesef unutuyorum. Bu konu tabi beni biraz rahatsız ediyor, üstümde bulunan bu kabuğu kırmak istiyorum ama işe yaramıyor. Bu kibirli olma gibi bir konu değil, bahsettiğim konu insan işleyişi ile de ilgili. Belki de bunu yapan %99'luk bir kesime giriyorum. Aynı şekilde Sıfır kanalında "İnsanın kendisini geliştirmesi neden tabiatına aykırıdır?" şeklinde bir podcast daha var. Orada da aynı şekilde bu konudan bahsediyor. Şöyle özetleyim eğer beyniniz hep aynı yükün altına girerse onu unutmaz, ama yükleri bıraktığınızda da hiç acımaz yaşadıklarınızı unutursunuz. Bunu mat1 dersini alıp 4. sınıfta unutmak gibi düşünebilirsiniz. Uzun süre görmüyorsunuz yani. Doğru bir arkadaşlık ilişkisinin nasıl olacağı konusunda ders verecek değilim, zaten bunun cevabını sizin vereceğinizi düşünüyorum. Sadece bir şeyler anlatmak istedim, dolayısıyla bu konuya bir son getiriyorum :)

Açık kaynağın yanlış anlaşılması

İnsanlara anlatmaya çalışmadığım şeylerden birisi açık kaynak, anlatmıyorum çünkü aslında ona muhtaç olduğunun farkında bile değil bazı insanlar. Bir gün olur da ilerler ve iyi bir yere gelir sonra derki: "açık kaynak gereksiz abi, benim kodumu ne diye paylaşayım onu alır kullanır". Sonra derim ki sen de ..'yı sonra ..'yı falan kullanıyordun ne oldu şimdi? Tabi bu anlattıklarım işin goygoyu :D

Aslında açık kaynak insanlığın ileri gittiği önemli adımlardan birisi. Bunu tıp gibi düşünebilirsiniz. Bir akademisyen ünvanına sahip olmak için bilimsel makaleler hazırlamak ve bunu insanlığa yayınlamak gerekiyor ya, tam da bundan bahsediyorum. Zamanında bakteriler üzerinde deney yapan bilim adamları deneyler sayesinde bazı hastalıkların şifasını buldular aynı onun gibi. Tıp alanında nobel ödülü alanların listesine bakmanızı tavsiye ederim. Bu insanlar buldukları önemli deneyleri açmasalardı ne gibi şeyler olacağını düşünün. Örneğin penisilin saklı kalsaydı ve ticaretini yapsaydılar, herhangi bir basit grip hastalığı yüzünden penisilin sağlayan firmaya muhtaç duruma düşecektik, belki bizim kadar şanslı olmayan insanlar o kadar para bulamayıp öleceklerdi.

Demek istediğim biz bulduğumuz yöntemleri ne kadar paylaşır ve yazarsak başka bir insanın ihtiyacını çözmüş olacağız. Burada şu algıyı da kıralım: "Yayınladığım kodun başkası tarafından ticaret aracı olarak kullanılması beni rahatsız ediyor". Eğer siz yazdığınız üründen eminseniz onun ticaretini zaten siz sahibi olduğunuz için iyi bir şekilde yaparsınız. Projenizi açık kaynak olarak lisanslarsanız zaten projenizi ticari veya normal kullanan kişinin kodunuzu değiştirdiğinde açık bir şekilde paylaşmasını da şart koşuyorsunuz. O kişi sizin kodunuzu değiştirince siz de onun değiştirdiği yeri alabilirsiniz. Böylelikle onun gibi bir ticaret'e de girebilirsiniz.

Aslında açık kaynak çok basit bir mantığa dayalı. Eğer bu konuda ısrar ediyorsanız GitLab'ın ve Nginx'in satış mekanizmasını incelemenizi tavsiye ederim.

Son olarak

Konular birbirinden bağımsız görünüyor olabilir, bu tarzı Einstein'den esinlendim. Onun da "Son Yıllarım" adındaki kitabını okuduysanız görmüşsünüzdür, konular dağıtık anlatılmıştır. Tabi ben onun kadar uzun anlatamadım :)

Ben de içimden geldiği gibi yazdım :) Düşünceleriniz varsa benimle aşağıya yorum yaparak paylaşmaktan çekinmeyin. Yeni makalelerimi bildirim olarak almak için bu blog'a abone olarak yazdığım yeni makaleleri kaçırmamış olursunuz.

Sağlıcakla kalın.

Yorumlar ({{totalCommentCount}})

  • Selman Samet

    {{commentLike136Count}} beğenme 4 yıl önce

    İstanbul'a geldiğinde yüzyüze konuşurken bile kendini pek açmayan, duygularını pek belli etmeyen bir tip olduğunu (ben de biraz öyleyim sanırım) fark etmiştim hocam. Genelde yazılımcılarda karşılaştığım bir durum bu. İçine kapanık olurlar. Yalnız teknik konulardan bahseder, teknik konular hakkındaki düşüncelerini beyan ederler. Blogları da yine teknik yazılarla doludur. Belki farklı bir imaj çizmeyi de güdüyor olabilirler ama insanın bazen kendi içini, yani düşündüklerini, hislerini başkalarına anlatması üstündeki ağırlığı hafifletir. Uzun zamandır burada böyle bir yazı bekliyordum, hoş olmuş, güzel olmuş. Üniversiteyi kazandığına sevindim. En son konuşmamızda "bilginin bir üst mertebesine geçmek" gibi bir meseleden söz açmıştın. Yazılımı yalnızca web veya bilindik meselelerde değil, diğer alanlara da uygulayarak kullanma konusunda konuşmuştuk biraz yanlış hatırlamıyorsam. Umarım okulla birlikte bunu daha da fazla geliştirebilirsin. Bunun gibi daha çok yazı bekliyoruz. Sevgiler, başarılar :)
    Beğen Beğendin
  • Abdurrahman Eker

    {{commentLike138Count}} beğenme 4 yıl önce

    Merhabalar aziz dostum :) Düşüncelerin ve güzel yorumun için teşekkür ederim. Vâr ol :)
    Beğen Beğendin
  • Düşündüklerin nedir ?

    Abdurrahman Eker

    (1010 Eylül 11111001100)

  • Full Stack Developer Turkey/Sivas
  • İnternette Avare Kodcu
  • coffee
  • github
  • instagram
  • linkedin
  • youtube
  • Yeni içeriklerden haberdar olmak ister misin ?